- içten içe
- zf.
Gizli gizli, belli etmeden
Belki sandalını saatini iki mecidiyeye kiraya vermiş balıkçılar da böyle içten içe sırıtırlardı.
- S. F. Abasıyanık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Belki sandalını saatini iki mecidiyeye kiraya vermiş balıkçılar da böyle içten içe sırıtırlardı.
- S. F. AbasıyanıkÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
içten — sf. 1) Samimi 2) zf. Yürekten, candan, samimi davranarak Yumuşak ve içten sürdürdü konuşmasını. T. Buğra Birleşik Sözler içten evlilik içten içe içten pazarlıklı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaynayan kazan kapak tutmaz — içten içe, gizlice gelişen olaylar veya duygular bir yerde patlak verir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağacı kurt, insanı dert yer — kurt ağacı nasıl içten içe kemirirse dert de insanı içten içe yer bitirir anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
coşmak — nsz, ar 1) Duygu ve düşünceleri güçlü bir tepki ile dışarı vurmak, galeyan etmek Askerler sevgili efendilerinin yüzünü görür görmez coşuyorlar. Y. K. Beyatlı 2) Doğa olaylarından herhangi biri birdenbire çoğalıp hızlanmak Coşan sele dur diyorsun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
eseflenmek — nsz Acınmak Yüzüne bakanlar içten içe, bugün gene bir hâli var diye esefleniyordu. A. Gündüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
mücadele — is., Ar. mucādele 1) Birbirlerine isteklerini kabul ettirmek için iki taraf arasında yapılan zorlu çalışma, savaş 2) Herhangi bir amaca erişmek, bir kuvvete karşı koyabilmek için bir kişi veya topluluğun güçlü, sürekli çabası, savaşım Bu İslam… … Çağatay Osmanlı Sözlük
senli benli olmak — 1) iç içe olmak, bütünleşmek Altı ay önce tramvaylar tuhafıma gitmişti. Bu sefer onlarla daha senli benli olduk. B. R. Eyuboğlu 2) aşırı ölçüde içten, teklifsiz olmak Salonda kahvelerini içerlerken senli benli olmuşlardı bile. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
derûnî — (F.) [ ﯽﻥورد ] içten gelen, içe ait … Osmanli Türkçesİ sözlüğü