inanca

inanca
is.
Güvence
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • inanca vermek — güvence vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güvence vermek — 1) bir anlaşmada taraflardan biriyle ilgili olarak sorumluluğu yüklenmek, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek 2) bir sorumluluk karşılığı olarak para vb. ortaya koymak, inanca vermek, teminat vermek, garanti vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • garanti — is., Fr. garantie 1) Güvence, inanca, teminat Hatice nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu. T. Buğra 2) zf. Kesinlikle, kesin olarak, ne olursa olsun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller garanti etmek garanti vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güdümlemek — i Belli bir amaca veya inanca yönlendirmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • güvence — is. 1) Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti 2) Alınan sorumluluğa karşı olarak ortaya konulan şey 3) mec. Birinin şüphelerini dağıtmak için söylenen inandırıcı söz, teminat Birleşik Sözler… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • uymak — e, ar 1) Ölçüleri birbirini tutmak Ayakkabı ayağına iyi uydu. 2) Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmek Kravat ceketine uymuş. 3) Zevke, anlayışa uygun düşmek Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor. 4) Bir inanca, bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yobaz — sf. 1) Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen (kimse) Bu memleketi de dört buçuk yobaza bırakamayız. A. Gündüz 2) mec. Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse) 3) hlk. Kaba saba, inceliksiz (kimse) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • okuyup üflemek — dinî inanca göre bir duayı okuduktan sonra, üfleyerek ruhlara yollamak Gerçi her gece yatmadan evvel okuyup üflerse de çok geçmeden yine uyanır ve kalkardı. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • düşünceye varmak — bir görüşe veya karara varmak, bir inanca ulaşmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • həmail — is. <ər.> 1. Qılınc, tapança və s. silah asmaq üçün çiyindən aşırılan qayış; çiyin qayışı. Misri qılınc həmaildi belində; Geyər hər vaxt al qumaşı Koroğlu. «Koroğlu». 2. Boyundan asılan, üzəri piləklə bəzədilmiş qadın bəzəyi. «Gəlinlər… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”