güvence — is. 1) Bir antlaşmada taraflardan birinin sorumluluğu üzerine alması, inanca, teminat, garanti 2) Alınan sorumluluğa karşı olarak ortaya konulan şey 3) mec. Birinin şüphelerini dağıtmak için söylenen inandırıcı söz, teminat Birleşik Sözler… … Çağatay Osmanlı Sözlük
inanca vermek — güvence vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teminat vermek — güvence vermek Senin verdiğin teminat hep boşa gitti. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
garanti vermek — güvence altına almak Bu konuda size bütün ciddiyetimle garanti verebilirim. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
garanti etmek — 1) (bir şeyi) o şeyle ilgili olarak güvence vermek 2) (bir şeyi) bir işin gerçekleşmesi için gerekli önlemleri almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
temîn edilmek — 1. sağlanmak, gerçekleştirilmek. 2. güvenci verilmek, emin kılınmak. ♦ temîn etmek güvence vermek, kesin konuşmak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
garanti — is., Fr. garantie 1) Güvence, inanca, teminat Hatice nin garantisi altında işini yürütmekten başka bir şeye bakmıyordu. T. Buğra 2) zf. Kesinlikle, kesin olarak, ne olursa olsun Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller garanti etmek garanti vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
güvenmelik — is., ği, huk. Sözleşme yapılırken, taraflardan birinin diğerine işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası, kapora Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller güvenmelik vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
inanca — is. Güvence Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller inanca vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
pey — is., Far. pey Bir sözleşmede taraflardan birinin öbürüne işten caymayacağını belirtmek amacıyla önceden verdiği güvence parası Pey vermek. Pey almak. Birleşik Sözler pey akçesi peyderpey Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller pey sürmek … Çağatay Osmanlı Sözlük