akışsız — sf. Akıp gitmeyen, ilerlemeyen Bulunduğum küçük odada sadece bir masa, dört iskemle ve akışsız, durağan bir zaman var. A. Kulin … Çağatay Osmanlı Sözlük
oturak — is., ğı 1) Oturulacak yer veya şey 2) Alçak iskemle 3) Bir şeyin yere gelen tarafı, taban 4) Ördek 5) İçkili, çalgılı ve kadınlı eğlenti 6) Boru mengenesinin tezgâha oturduğu ve vidalandığı bölüm 7) sf. Bacaklarında veya başka bir yerinde,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tabure — is., Fr. tabouret Sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle Kapkara kesilmiş meşe ağacından masalar, tabureler, yer iskemleleri dolu idi. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
tünemek — nsz 1) Kuşlar, kanatlı evcil hayvanlar, uyumak için bir dala veya sırığa konmak Bir sene evvel kargaların tünediği çınara, şimdi bir bülbül konmuş ötüyordu. Ö. Seyfettin 2) Tabure, yüksekçe iskemle vb. üzerine oturmak Athena, gidip taburelerden… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yazıhane — is., T. yazı + Far. ḫāne 1) Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor. R. H. Karay 2) Yazı masası Ufak bir odaydı burası, köhne iki maroken koltuk, birkaç tahta iskemle, iki ucuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
skemlija — skèmlija ž DEFINICIJA reg. etnol. mala niska stolica, stoličica, klupčica; šamrl ETIMOLOGIJA tur. iskemle, v. skamija … Hrvatski jezični portal
BALİN — f. Yastık. Koltuk. İskemle yerine kullanılan yuvarlak yastık … Yeni Lügat Türkçe Sözlük