yazıhane

yazıhane
is., T. yazı + Far. ḫāne
1) Yazı ve danışma işlerinin yürütüldüğü iş yeri, büro

Yazıhaneye girdi, kâtiple camekânlı bölmede konuşuyor.

- R. H. Karay
2) Yazı masası

Ufak bir odaydı burası, köhne iki maroken koltuk, birkaç tahta iskemle, iki ucuz yazıhane ile döşenmişti.

- A. İlhan

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • hane — is., Far. ḫāne 1) Ev, konut 2) Ev halkı Oğlan iyiydi; becerikli, yumuşak huyluydu ama hanesi kalabalıktı. N. Cumalı 3) Bir bütünü oluşturan bölümlerden her biri, bölük, göz Dama tahtasında altmış dört hane vardır. 4) mat. Basamak 5) müz. Klasik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • akaju — is., bit. b., Fr. acajou 1) Maun Akajudan yapılmış bu narin ve şık dolaplar otuz âşıklı bir kokotun elbise dolaplarına benziyordu. Ö. Seyfettin 2) sf. Maundan yapılmış Kenarda akaju bir yazıhane duruyordu. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • büro — is., Fr. bureau 1) Çalışma odası, yazıhane Mühendislik bürosu. 2) Danışma ve yazı işlerinin yürütüldüğü iş yeri Amerikan usulü hususi bir dedektif bürosu açmış. R. H. Karay 3) Bölüm, şube Narkotik büro. 4) Yazı masası Birleşik Sözler alım satım… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • han — 1. is., esk., Far. ḫān 1) Yol üzerinde veya kasabalarda yolcuların konaklamalarına yarayan yapı Bir handa, yorgun argın tatlı bir uykudaydık . F. N. Çamlıbel 2) Büyükşehirlerde serbest mesleklerde çalışanların oda veya daire tutup çalıştıkları… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ilçe — is. Yönetim bakımından yurt bölümlemesinde ilden sonra gelen bölüm, kaymakamlık, kaza Ankara nın bir ilçesinde bir yazıhane açtığını duydum sonradan. Ç. Altan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tutulmak — nsz 1) Tutma işi yapılmak veya tutma işine konu olmak Bir yazıhane kiralanmış, aylıkla bir otomobil tutulmuştu. E. E. Talu 2) Ay ve güneş tutulma olayına uğramak 3) Ünlü olmak, meşhur olmak 4) Tutuk duruma gelmek 5) Bir organı işleyemez olmak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yazı — 1. is., hlk. Düz yer, ova, kır Birleşik Sözler yazı yaban 2. is. 1) Düşüncenin belli işaretlerle tespit edilmesi, yazma işi Türklerde yazının kullanılması eskidir. 2) Alfabe Türk yazısı. Arap yazısı. Nota yazısı 3) Harfleri yazma biçimi İnci gibi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • DAİRE — Resmi hükümet makamlarından her biri. * Yazıhane. * Büyük bir idare adamının makamı. * Ev veya apartman katı. * Bir manevi te sirin hükmü geçtiği mahal. * Sınır içi. * Büro, büyük ev, konak. * Çember, düz yuvarlak şekil. * Mat: Merkezden aynı… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • OFİS — Fr. Yazıhane, daire, büro …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”