- kabuk
- is., -ğu
1) Bir şeyin üstünü kaplayan ve onu dış etkilere karşı koruyan, kendiliğinden oluşmuş sertçe bölüm, kışır
Meyve kabuğu.
Midye kabuğu.
Ağaç kabuğu.
2) Ekmeğin pişme sırasında içinden daha çok sertleşen dış bölümü3) gök b. Bir sıvı veya gazı dıştan saran, sert katmanYer kabuğu.
4) tıp Deri üzerinde bir yaranın veya sivilcenin kurumasıyla oluşan sertçe bölüm5) hay. b. Bir hayvanı dıştan örten kitinli, kalkerli, silisli, kemiksi veya boynuzsu örtü, kavkıHerhâlde kabuklu bir deniz hayvanının kabuğu kesmiş olacak.
- S. F. AbasıyanıkBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Look at other dictionaries:
kabuk bağlamak (veya tutmak) — üstünde kabuk oluşturmak, kabuklanmak Hani, insanın bir yerinde bir çıban çıkar da kabuk tutar. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
KABUK — Bir şeyin dışındaki sert örtü, kışır. * Bazı hayvanların katı mahfazaları … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
KÂBUK — f. Yuva. Kuş yuvası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kabuk bilimi — is. Kabukları inceleyen bilim dalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuk böcekleri — is., ç., hay. b. Kın kanatlılar takımına giren, kabuğun hemen altındaki odun katını kemirerek oyan ve böylece birçok orman ve meyve ağacının kurumasına yol açan familya … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuk değiştirme — is. Yenilenme … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuk kahvesi — is. Antep fıstığı kabuğunun öğütülmüş ve hafifçe kavrulmuşu ile yapılan ve kahveye benzeyen içecek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuk yönetim — is. İç yapısı belli olmayan, belirsiz kalan yönetim … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabuk gibi — sağlam, sert (kumaş) … Çağatay Osmanlı Sözlük
KIRF — Kabuk … Yeni Lügat Türkçe Sözlük