- kalıp
- is., -bı, Ar. ḳālib
1) Bir şeye biçim vermeye veya eski biçimini korumaya yarayan araç
İstenilen kalıplarda ve istenilen nüanslarda heykeller yapılabilir.
- P. Safa2) Biçki modeli, patron3) sf. Genellikle küp biçiminde yapılmış olanBir kalıp peynir.
İki kalıp sabun.
4) mec. Gösterişli görünüşKalıbına bakarsan aslan gibi.
5) mec. Biçim, durumMuayyen bir kalıba girecek insana benzemiyordu.
- H. E. AdıvarBirleşik SözlerAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller- <
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kalıp kıyafet — is. Dış görünüş Ne adını sanını ne kalıbını kıyafetini ne oturup kalkışını ne huyunu beğenirdim. Y. K. Karaosmanoğlu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kalıbı kıyafeti yerinde olmak kalıp kıyafetle adam adam olmaz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp sigarası — is., esk. Sigara sarma makinesinden çıkmış sigara Derdi gücü benden birkaç kalıp sigarası almaktır. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp kesilmek — olduğu gibi kalmak Lakin sonra mandalın gürültüsü, kanadın gıcırtısını duyunca hemen yerine donmuş, yatmış, kalıp kesilmişti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp gibi oturmak — giysi, vücuda tam uymak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp gibi serilmek — yorgunluktan upuzun yatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp kıyafetle adam adam olmaz — gösterişli bir vücut, iyi bir giyim kuşam, kişiye insanlık değeri kazandırmaz anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalıp gibi uyumak — kımıldamadan uzun ve derin bir uyku uyumak … Çağatay Osmanlı Sözlük
alçı kalıp — is., bı Bir şeyin üzerine alçı dökülerek alınan kalıp … Çağatay Osmanlı Sözlük
dert bulaşmaktansa bok bulaşsız bir kalıp sabun ile yıkan bır — beladan uzak durmak, çekinmek … Beypazari ağzindan sözcükler
kip — kalıp, benzer, öğür, I, 483; III, 23, 61, 119 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini