- kapısı açık
- sf., -ğı
Her isteyeni konuk eden (kimse)
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı — is. 1) Bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölme açıklığı 2) Bu açıklıktaki açılıp kapanan kanat Evlerin kapılarında kocaman yeşil bronz tokmaklar vardı. S. F. Abasıyanık 3) Tavla oyununda iki pul üst üste… … Çağatay Osmanlı Sözlük
MAZİF — Herkese sofrası açık olan ev. Kapısı açık, misafir sever ev. Misafirperver olan hâne … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RÜYA — (Rü ya) Uykuda görülen misalî âlem. Düş.(Hayalâtlara karşı kapısı açık olan rüyaları tahkikî bir surette mevzubahs etmek, tahkik mesleğine tam uygun gelmediğinden; o cüz î hâdise i nevmiye münasebetiyle, mevtin küçük bir kardeşi olan nevme ait… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
Faruk Bilici — Faruk Bilici, né en 1948, est un historien français et turc, spécialiste de l histoire ottomane et de la Turquie contemporaine. Sommaire 1 Biographie 2 Parcours 3 Publications 3.1 … Wikipédia en Français
ağa — is. 1) Geniş toprakları olan, sözü geçen, varlıklı kimse Bu köyün ağası ben miyim, o mu... T. Buğra 2) Halk arasında sayılan ve sözü geçen erkeklere verilen unvan Mehmet ağa. Hüseyin ağa. 3) Büyük kardeş, ağabey Köye varınca ağamdan parasını… … Çağatay Osmanlı Sözlük
el — 1. is., anat. 1) Kolun bilekten parmak uçlarına kadar olan, tutmaya ve iş yapmaya yarayan bölümü El var, titrer durur, el var yumuk yumuk / El var pençe olmuş, el var yumruk. Z. O. Saba 2) Sahiplik, mülkiyet Elden çıkarmak. Elimdeki bütün parayı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz atmak — kısa bir süre, fazla dikkat etmeden bakıvermek İhtiyar kadın ara sıra memurun açık kapısı önünden geçerken içeriye bir göz atıyor... R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük