karşılıklı yapraklar — is., ç., bit. b. Sapların her düğümünde karşılıklı olarak ikişer ikişer bulunan yapraklar … Çağatay Osmanlı Sözlük
MUADAT — Karşılıklı düşmanlık, karşılıklı husumet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜTEKABİLİYET — Karşılıklı vaziyet, karşılıklı durum … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
âşıktaşlık etmek — karşılıklı sevişmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
bazı dingil döner, bazı teker — karşılıklı ilişkilerde her iki tarafa da zaman zaman söz söyleme hakkı doğar anlamında kullanılan bir söz Bizimkisi komşuluk gayreti dedi, içinden de ne demişler? Bazı dingil döner bazı teker. N. H. Onan … Çağatay Osmanlı Sözlük
laklak etmek — karşılıklı, gelişigüzel, havadan sudan konuşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mütekabiliyet esası üzerine — karşılıklı olarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıra saygı gözetmek — karşılıklı saygı göstermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
teati etmek — karşılıklı alıp vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
muhabbet etmek — karşılıklı, dostça konuşmak Bir geçitten ziyade bir toplantı yeri. Mahalle orada muhabbet eder, konuşur, kavga eder. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük