- kaskatı
- sf.
1) Çok katı
Kaskatı vücudumla kalakaldım.
2) zf. Kıpırdamaksızın, hareketsiz veya donmuş olarakEvin önünde kaskatı duruyordu.
3) mec. Acımasız, hoşgörüsüzAtasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kaskatı vücudumla kalakaldım.
Evin önünde kaskatı duruyordu.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
kaskati — kȁskati (Ø) nesvrš. <prez. ām, pril. sad. ajūći, gl. im. ānje> DEFINICIJA dem. gl. kasati u zn. polagano se kretati uz prekide ili uz teškoće ETIMOLOGIJA vidi kas … Hrvatski jezični portal
kaskatı kesilmek — aşırı coşku, soğuk, korku, üzüntü vb. etkisiyle hareket edemeyecek, bir şey söylemeyecek duruma gelmek, donup kalmak Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
Turkish vocabulary — This article is a companion to Turkish grammar and contains some information that might be considered grammatical. The purpose of this article is mainly to show the use of some of the yapım ekleri structural suffixes of the Turkish language, as… … Wikipedia
kȁsati — (∅) nesvrš. 〈prez. ām, pril. sad. ajūći, gl. im. ānje〉 1. {{001f}}kretati se kasom (o konju i o drugim životinjama) 2. {{001f}}razg. sporo stizati (za kim, za čim); kaskati … Veliki rječnik hrvatskoga jezika
çırçıplak — sf., ğı Çırılçıplak Hasta binlerle, bakan yok; diriler çırçıplak / Ölüler kaskatı olmuş, hani kim kaldıracak? M. A. Ersoy … Çağatay Osmanlı Sözlük
dimdik — sf., ği 1) Çok dik 2) Sağlıklı, zinde Müsteşar dimdik, sert adımlar atıyor. P. Safa 3) Sıkıntıları karşılayacak durumda olan, baş eğmeyen, metin 4) zf. Çok dik bir biçimde 5) zf. Sağa sola sapmadan, dosdoğru Çevik adımlarla dimdik yürüyen, uzun… … Çağatay Osmanlı Sözlük
hafif — sf., Ar. ḫafīf 1) Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı 2) Güç veya yorucu olmayan, kolay Hafif bir iş. 3) Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa Hafif bir kadın. 4) Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek) Onlar da akşam yemeğini pek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kupkuru — sf. 1) Çok kuru Ağaçlar çıplak, demir gibi kaskatı ve kupkuru. P. Safa 2) mec. Belirgin, net Kazanç, her yerde kupkuru, dümdüz, apaçık menfaattir. F. R. Atay Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kupkuru etmek kupkuru kesilmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
yuvarlanmak — nsz 1) Kendi üzerinde dönerek hareket etmek Fıçı yuvarlanıyor. 2) Dökülerek düşmek Bu hayvancıklara bakarken gözlerimden yaşların yuvarlandığını ve toplandığını duydum. M. Ş. Esendal 3) Devrilmek, düşmek Kapı açılır açılmaz yüzükoyun ve kaskatı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasati — kȁsati (Ø) nesvrš. <prez. ām, pril. sad. ajūći, gl. im. ānje> DEFINICIJA 1. kretati se kasom (o konju i o drugim životinjama) 2. razg. sporo stizati (za kim, za čim); kaskati ETIMOLOGIJA vidi kas … Hrvatski jezični portal