kavramak — iyi yakalamak … Beypazari ağzindan sözcükler
karmamak — kavramak, pişirmek, birden kutulmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kawurmak — kavramak, sıkmak, I, 518; I I, 82bkz: kawramak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
anlamak — i 1) Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak Babasının niçin bu kasabayı çok sevdiğini Nevin bir türlü anlayamamıştı. S. F. Abasıyanık 2) Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
avuçlamak — i Avuçla kavramak, avuçla almak Kapının sarı tokmağını avuçlayıp çeviriyor, kolaycacık açılıyor kapı. Z. Selimoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
fehmetmek — i, der, Ar. fehm + T. etmek Anlamak, kavramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
görmek — i, ür 1) Göz yardımıyla bir şeyin varlığını algılamak, seçmek Merdivenin başındaki paravanın arkasında garip bir sahne gördüm. A. Gündüz 2) Anlamak, kavramak, sezmek Türk iradesinin ne demek olduğunu da sen göreceksin. R. E. Ünaydın 3) Yanına… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kasnaklamak — i 1) Kasnak içine almak, çemberlemek 2) Kollarını dolayarak kavramak 3) mim. Yapılarda, betonun şişmesini önlemek ve direncini artırmak için sıkıştırılmış betonun çevresini metalden bir kasnak içine almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavrama — is. 1) Kavramak işi, anlama, algılama 2) Ağaç kuşak 3) Otomobilde motor ile vites kutusunu birbirine bağlayıp ayırma, motordan gelen hareketi sarsıntısız olarak öteki aktarma ögelerine iletme 4) hlk. Küçük orak Birleşik Sözler kavrama noktası … Çağatay Osmanlı Sözlük
kavzamak — i, hlk. 1) Sıkı tutmak, kavramak 2) Korumak, muhafaza etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük