- apaçık
- sf., -ğı
Çok açık, çok belirgin
Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu.
- H. R. Gürpınar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu.
- H. R. GürpınarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
apaçıklık — is., ğı 1) Apaçık olma durumu 2) fel. Bir şeyin, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın açık bir biçimde görünmesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşikâr — sf., Far. āşikār Açık, apaçık, belli, meydanda olan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller aşikâr etmek aşikâr olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayan beyan — zf. Besbelli, apaçık, açık seçik bir biçimde Fakat hepsinin yüzünde korku ve endişe emarelerini ayan beyan görmüştüm. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bar bar — zf. 1) Bağırmak fiili ile kullanılarak bağrışın öfkeli ve yüksek sesle olduğunu anlatan bir söz Adamcağız bar bar bağırdı ama dinleyen olmadı: 2) Bağırmak fiili ile apaçık görünmek, ortada olmak anlamında kullanılan bir söz Ben esrarlıyım, ben… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bedahet — is., esk., Ar. bedāhet 1) Besbelli, apaçık olma durumu 2) Bir konuda hazırlıksız konuşabilme yeteneği … Çağatay Osmanlı Sözlük
bedihi — sf., esk., Ar. bedīhī Besbelli, apaçık … Çağatay Osmanlı Sözlük
belit — is., man. Kendiliğinden apaçık ve bundan dolayı öteki önermelerin ön dayanağı sayılan temel önerme, mütearife, aksiyom Tüm, parçaların her birinden büyüktür sözü bir belittir … Çağatay Osmanlı Sözlük
bembeyaz — sf. 1) Çok beyaz veya apak Yanında kapkara yüzlü, bembeyaz dişli bir de zenci vardı. R. H. Karay 2) zf. Pırıl pırıl, apaçık bir biçimde Bütün İzmit bir leylak demeti gibi bembeyaz, gözlerinin önüne açıldı. A. İlhan Atasözü, Deyim ve Birleşik… … Çağatay Osmanlı Sözlük
besbelli — sf. 1) Açık, apaçık, çok belli Açlığını kim duyar eğri ovaların, yanık dağların / Ölülerin duymadığı besbelli. F. H. Dağlarca 2) zf. Anlaşıldığına göre, anlaşılıyor ki … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıplak — sf., ğı 1) Üstünde bulunması gereken giysi, örtü vb. bulunmayan, üryan, nü, cıbıl, cıbıldak Kız, çıplak tabanlarını bozuk yolda şaplata şaplata köyün içerisine doğru uzaklaştı. E. E. Talu 2) Saçsız (baş) 3) Üzerinde yeşillik olmayan (arazi)… … Çağatay Osmanlı Sözlük