kenâr — (F.) [ رﺎﻨﮐ ] 1. kıyı. 2. kenar, yan … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
kenar mahalle — is. Şehrin merkezinden uzak ve çoğu kültürsüz, görgüsüz ve fakir halkın oturduğu semt, kenar semt Misafirliğe, sabah kahvesi içmeye giden kenar mahalle kadınlarının fincan dibinde kalmış telveyi de ekseriya kaşlarına sürmeleri âdetti. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar semt — is. Kenar mahalle O zaman kenar semtlerin meşhur türkülerinden biri şu idi. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar atışı — is., sp. Hentbolda oyun alanından çıkan topu kenar çizgisinden oyuna sokma atışı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar suyu — is. Kenar süslemesi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar gezmek — bir şeyden uzaklaşmış olmak Kenar gezme dolan yâr gel içeri / Bize mihman olan yâr gel içeri. Halk türküsü … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar — kainer … Dictionary of ichthyology
KENAR — f. Çevre, kıyı, Sâhil, deniz kıyısı. * Köşe, uç. * Son, nihâyet. * Çember. * Etrâfı çevrilen şey. * Kucaklama. Kucağa alma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
kenar bobini — is. Kâğıtçılıkta üretimin maksimum makine genişliğinde olmasını sağlayabilmek için ana bobinlerin yanında üretilen dar, tekrar hamurlaştırmanın dışında kullanıma imkân sağlayacak genişlikteki bobin … Çağatay Osmanlı Sözlük
kenar (veya kenarını) bastırmak — bir kumaşın kenarlarını kıvırıp elle veya makine ile dikmek Hâlâ, elinde bir bohça yapmak istediği bez parçasının kenarını bastırıyordu … Çağatay Osmanlı Sözlük