- kendince
- zf.
Kendine göre, kendi bakımından
Emin Paşa konağı kendince Topkapı Sarayından bile zengin bir sanat ve irfan hazinesiydi.
- Y. Z. Ortaç
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Emin Paşa konağı kendince Topkapı Sarayından bile zengin bir sanat ve irfan hazinesiydi.
- Y. Z. OrtaçÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
anlam vermek — kendince bir yargıya varmak, yorumlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
mana vermek — kendince bir yargıya varmak, yorumlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
beyit — is., yti, ed., Ar. beyt 1) Anlam bakımından birbirine bağlı iki dizeden oluşmuş şiir parçası Kendince uğur denediği bazı beyitleri okudu. M. Ş. Esendal 2) esk. Ev Birleşik Sözler taç beyit … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerçeküstücülük — is., ğü Aklın, geleneklerin, alışkanlıkların denetiminden uzak bilinçaltı gerçeklerini yansıtan yani bilinen gerçekle bağını kesip kendince bir gerçek yaratmak amacını güden edebiyat ve sanat akımı, sürrealizm Gerçeküstücülük, kendini sürekli… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gerekçe — is. 1) Gerektirici sebep, esbabımucibe Her hâlde kendince bir gerekçesi olmalı. H. Taner 2) huk. Bir yasanın önerilmesi ve hazırlanmasında, yasa tasarısının hazırlanış ve maddelerin düzenleniş sebepleri 3) huk. Mahkeme kararlarında, kararın… … Çağatay Osmanlı Sözlük
için — e. 1) Amacıyla, maksadıyla Ukalalık yapmamak için bütün gayretine rağmen yine de o düşündüğünü yapmıştı. S. F. Abasıyanık 2) Neden ve sonuç belirten bir söz Hastanın uykuda olduğunu söylemesi sırf vakit kazanmak içindi. R. N. Güntekin 3) dan /… … Çağatay Osmanlı Sözlük
karşılıksız aşk — is. Kişinin kendince yarattığı aşk, tek yanlı aşk … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendi hesabına — zf. 1) Kendine göre, kendince Bana göre, dedim. Filozof, sen kendi hesabına hayvaniyeti kabul ediyorsan tebrik ederiz. Ö. Seyfettin 2) Kendi adına … Çağatay Osmanlı Sözlük
kendisince — zf. Kendince … Çağatay Osmanlı Sözlük
uğursuz — sf. Kendinde uğursuzluk bulunan, yomsuz, kadersiz, meymenetsiz, menhus, musibet, meşum Kendince uğursuz saydığı işlerden birini işlemiş olmasından korktu. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük