kısıt — Bunama, mahkum olma vb. sebeplerden dolayı kanunun, bir kimsenin malını, parasını istediği gibi kullanmasına ve harcamasına engel olması, kısıtlılık, kısıtlama, hacir altına almak … Hukuk Sözlüğü
kısıt altına almak — huk. kısıtlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hacir — kısıt , kısıtlı , hicret eden … Hukuk Sözlüğü
hacir — is., cri, huk., esk., Ar. ḥacr Kısıt Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hacir altına almak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlama — is. 1) Kısıtlamak işi Öteden beri kısıtlamalarla iç içe yaşamaya alıştığımızdan bunu da anlayışla kabul ediyoruz. T. Uyar 2) huk. Kısıt Birleşik Sözler hak kısıtlaması para kısıtlaması … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlamak — i 1) Önceden verilmiş olan hak ve hürriyetlerin sınırlarını daraltmak, tahdit etmek Hükûmet dış gezileri kısıtladı. 2) mec. Sınırlamak, daraltmak 3) huk. Birini yasal yoldan mallarını kullanmaktan yoksun bırakmak, kısıt altına almak, hacir altına … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlayıcı — is. 1) Kısıtlayan, kısıt altına alan kimse 2) mec. Sınırlayan, daraltan şey Birleşik Sözler para kısıtlayıcı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlı — sf., huk. 1) Kısıtlanmış, kısıt altına alınmış, mahcur En az ilkokul mezunu olmayanlar, kısıtlılar... milletvekili seçilemezler. Anayasa 2) Sınırlanmış … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısıtlılık — is., ğı 1) Kısıtlı olma durumu 2) huk. Kısıt … Çağatay Osmanlı Sözlük