- komisyoncu
- is., tic.
1) Bir iş karşılığında yüzde alan kimse, simsar
Tiftik komisyoncusu olduğumu bildirdim ve ahbap olduk, gitti.
- A. Gündüz2) KabzımalBirleşik Sözler
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Tiftik komisyoncusu olduğumu bildirdim ve ahbap olduk, gitti.
- A. GündüzÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
komisyonçu — is. Ticarət işlərində müəyyən faiz almaq şərtilə vasitəçilik edən şəxs … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
ahbapça — zf. Dostça, içten, teklifsizce Hele bir tüccar ve komisyoncu ahbapça bir şey söylerse mahkeme kararı kadar hükmü olur. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
anaforcu — is., argo Yolsuzlukla kazanç peşinde olan kimse Kendi çıkarlarından başka bir şey düşünmez komisyoncu, anaforcu. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
boğucu — sf. 1) Boğma özelliği olan Boğucu gaz. 2) Solunumu güçleştiren Göğsünde boğucu bir tıkanıklık vardı. P. Safa 3) mec. Çok sıcak, sıkıntı veren Eski evinin boğucu, dertli havasından kurtulmak için komisyoncu kendini hemen sokağa attı. H. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gümrükçü — is. 1) Gümrük görevlisi 2) Başkalarıyla ilgili eşyayı bir ücret karşılığında gümrükten çıkarma işini üzerine alan komisyoncu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kabzımal — is., tic., Ar. ḳabż + māl Meyve ve sebze üreticileri ile satıcılar arasında aracılık eden kimse, sebze meyve toptancısı, çiçekçi esnafı, komisyoncu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sermaye — is., tic., Far. ser + māye 1) Bir ticaret işinin kurulması, yürütülmesi için gereken anapara ve paraya çevrilebilir malların tamamı, anamal, başmal, kapital, meta Komisyoncu demek, metelik sermayesi olmayan tüccar demektir. A. Gündüz 2) Varlık,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
simsar — is., tic., Ar. simsār Komisyoncu Bu adam kıyafet itibarıyla öbür sandaldaki simsar tercüman, satıcı, gezdirici vesaireden farklı değildi. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler borsa simsarı … Çağatay Osmanlı Sözlük
dellâl — (A.) [ لﻻد ] komisyoncu, tellal … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
simsâr — (A.) [ رﺎﺴﻤﺱ ] komisyoncu … Osmanli Türkçesİ sözlüğü