ara konakçı — is., biy. Asalağın, gelişme evreleri sırasında beslenip barındığı konakçılardan her biri İnsan, köpek tenyasının ve sıtma asalağının ara konakçısıdır … Çağatay Osmanlı Sözlük
conac — CONÁC, conace, s.n. I. 1. Casă boierească la ţară, pe o moşie. 2. Reşedinţă a unui ispravnic sau a unui subprefect, a unui vizir sau a unui paşă; cartier oficial. II. (înv.) 1. Loc de popas; popas. 2. Distanţă de la un loc de popas la altul. 3.… … Dicționar Român
ağrıma — is. 1) Ağrımak işi 2) Memeli hayvanlarda görülen ara konakçı kenelerin bulaştırdığı ağrıma asalaklarından ileri gelen hastalık Birleşik Sözler ağrıma asalakları … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara — is. 1) İki şeyi birbirinden ayıran uzaklık, açıklık, aralık, boşluk, mesafe 2) İki olguyu, iki olayı birbirinden ayıran zaman, fasıla 3) Kişilerin veya toplulukların birbirine karşı olan durumu veya ilgisi Öğrenciyle öğretmenin arasının daima iyi … Çağatay Osmanlı Sözlük
ara konakçılık — is., ğı Ara konakçı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
başkonakçı — is., hay. b. Asalağın en iyi geliştiği, dolayısıyla en çok yararlandığı ve yaşamaktan hoşlandığı konakçı … Çağatay Osmanlı Sözlük
konak — 1. is., ğı, hlk. 1) Kundak çocuklarının başlarında görülen kepek tabakası 2) Gözde oluşan ince tabaka 2. is., ğı 1) Büyük ve gösterişli ev İstirahat için İstanbul a gelmiş, bu konağı alıp yerleşmişti. Ö. Seyfettin 2) Vali, kaymakam gibi yüksek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sağaltıcı — is. 1) Sağaltma işini yapan kimse veya şey 2) Asalağı, doğrudan doğruya konakçı üzerinde ortadan kaldıran ilaç veya işlem … Çağatay Osmanlı Sözlük
yarım asalak — is., ğı, bit. b., hay. b. Üzerinde yaşadığı konakçı bitkiden bazen hazır besin maddesi alan, gerektiğinde kendi beslek yaşayabilen, klorofilli bitkilerde görülen, tam olmayan asalak, yarı asalak … Çağatay Osmanlı Sözlük