kucak

kucak
is., -ğı
1) Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş

Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık.

- S. M. Alus
2) sf. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan
3) mec. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç

Oralar her saldırganlıktan korunmuş Türk kucağı idi.

- R. E. Ünaydın
4) mec. Ortam, ocak

On yıl var ayrıyım Kına Dağı'ndan / Baba ocağından, yâr kucağından.

- F. N. Çamlıbel
Birleşik Sözler
Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • kučak — kúčak m <G čka, N mn čci, G kȗčākā> DEFINICIJA mužjak kuje, kučke ETIMOLOGIJA vidi kuja …   Hrvatski jezični portal

  • kuçak — kucak I, 382bkz: kuçam …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • kucak kucak — sf. 1) Bol bol İşte kucak kucak çiçek, işte sepet sepet meyve! R. H. Karay 2) Kucaklanabilecek miktarda olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kucak kucağa — zf. 1) Birbirine sarılmış veya birbirine yüz yüze sokulmuş bir durumda Topla sürülen karışık topraklar, kucak kucağa kanları içinde yatan savaşçılar. H. E. Adıvar 2) İç içe, yan yana, beraberce Şiirle dua, felsefe ile din, inkârla iman kucak… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kucak (veya kucağını) açmak — 1) (birine) korumak Paris teki hemşehriler bana büyük bir sevgi ve emniyetle kucaklarını açmışlardı. R. N. Güntekin 2) (birine) sığınacak yer vermek Her çalışmak isteyene kucak açmışlardı. Y. K. Karaosmanoğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kucak — (koçak) ağoş; koç adam, cesur, koca …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kucak çocuğu — is. Yürüyemeyen, kucakta gezdirilen çocuk …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kucak dolusu — sf. Pek çok, pek bol …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gucak — kucak …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • kuçam — kucak I, 398bkz: kuçak …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”