kucak kucağa

kucak kucağa
zf.
1) Birbirine sarılmış veya birbirine yüz yüze sokulmuş bir durumda

Topla sürülen karışık topraklar, kucak kucağa kanları içinde yatan savaşçılar.

- H. E. Adıvar
2) İç içe, yan yana, beraberce

Şiirle dua, felsefe ile din, inkârla iman kucak kucağa.

- C. Meriç

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • kucak — is., ğı 1) Açık kollarla göğüs arasındaki bölüm, aguş Kucağımdaki yavrumla yapayalnız kalmıştık. S. M. Alus 2) sf. Açık kollarla göğüs arasına sığabilen miktarda olan 3) mec. Herhangi bir durumun veya şeyin sınırlarının arası, iç Oralar her… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yatışmak — nsz 1) Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı. R. H. Karay 2) Coşku, sinir, korku vb.nin etkisi azalmak, geçmek, sakinleşmek Nasılsın yavrum, uyuduktan sonra biraz sinirlerin yatıştı mı? S. M. Alus 3) Ayaklanma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hemâgûş — (F.) [ شﻮﮔﺁ ﻢه ] sarmaş dolaş, kucak kucağa. ♦ hemâgûş olmak sarmaş dolaş olmak, kucaklaşmak …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”