kürüntü — is. Kürünüb yığılmış şeylər topası … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
kuruntu etmek — kötü ihtimalleri düşünüp üzülmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
evham — is., ç., Ar. evhām Kuruntu, kuşku, işkil, vehim, vesvese … Çağatay Osmanlı Sözlük
evhamlanmak — nsz Kuruntu duymak, kuruntuya kapılmak, kuşkulanmak, vehmetmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
fikir — is., kri, Ar. fikr 1) Düşünce İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu. M. Ş. Esendal 2) Düşün 3) esk. Kuruntu Birleşik Sözler fikir adamı fikir babası fikir hürriyeti fikir işçisi … Çağatay Osmanlı Sözlük
hülya — is. 1) Tatlı düş, hayal Talihin kırkyılda bir karşıma çıkardığı saadet hülyasını tehlikede buldum. H. E. Adıvar 2) esk. Kuruntu Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller hülyaya dalmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
hüsnükuruntu — is., alay, Ar. ḥusn + T. kuruntu Herhangi bir durumu safça kendinden yana iyiye yorma O senin hüsnükuruntun … Çağatay Osmanlı Sözlük
ikircik — is., ği, hlk. 1) İşkil, şüphe, kuruntu 2) Kararsızlık, tereddüt … Çağatay Osmanlı Sözlük
işkil — is. Kuruntu … Çağatay Osmanlı Sözlük
kuşku — is. 1) Bir olguyla ilgili gerçeğin ne olduğunu kestirememekten doğan kararsızlık, kuruntu, işkil, şüphe, acaba Bütün bunlar hatırlanınca onun zaten bilinen ve kabul edilen samimiyeti kuşku konusu yapılmazdı. T. Buğra 2) ruh b. Başkalarının iyi… … Çağatay Osmanlı Sözlük