küfür küfür — zf. Tatlı, serin ve hafif bir biçimde (esmek) Rüzgâr küfür küfür esiyor … Çağatay Osmanlı Sözlük
küfür savurmak — küfretmek Onlara ağza alınmaz birkaç küfür savurdu. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
küfür yemek — kendisine küfredilmek Kapının eşiğinde, şiş yarasının kabuklarını ayıklayan bir Arap eteğine basıp halis Kur an şivesiyle şiddetli bir küfür yedikten sonra otele döndüm. F. R. Atay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sunturlu küfür — is., frü Çok kötü, berbat, ağza alınmaz küfür Odasına girip kapısını çekince Binbaşı Ferit sövüp saymaya başladı hem de sunturlu küfürler. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
kandilli küfür — is., frü, hlk. İşitilmedik, çok ağır sövgü … Çağatay Osmanlı Sözlük
gün yüzü görmemiş (söz veya küfür) — 1) hiç kullanılmamış 2) ortalığa çıkmamış 3) çok ağır hakaret içeren … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAFUR (KUFUR) — Hurma çiçeğinin kılıfı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sögük — küfür, sövme. I, 27 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
SEBB — Küfür, küfran. Sövüp saymak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
sövmek — küfür etmek … Beypazari ağzindan sözcükler