maroken — maròkēn m <G marokéna> DEFINICIJA crno obojena glatka kozja koža štavljena biljnim ekstraktima; koristi se za izradu finijih odjevnih predmeta [od marokena] ETIMOLOGIJA fr. (crêpe) marocain: marokanska koža, prema Maroku (S Afrika) … Hrvatski jezični portal
marokén — a m (ẹ̑) usnj. tanko kozje ali ovčje usnje, strojeno z rastlinskimi strojili in obarvano: črn, rdeč maroken; čevlji, škatla iz marokena ◊ tekst. krep maroken ripsasta tkanina za ženske obleke in podlogo, navadno iz svile; neskl. pril.: v maroken … Slovar slovenskega knjižnega jezika
maroken — is. <xüs. is. dən> Kitab cildi üçün material; qumaş … Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti
çıkarmak — den 1) Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak Cebinden maroken kaplı bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) i Sonunu getirmek Bu para ile ayı çıkarırız. 3) i Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek 4) i Bulmak, ortaya koymak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
iskemle — is., Rum. 1) Arkalıksız sandalye İskemlelerin maroken minderlerinden kendime yatak yapıyordum. Ç. Altan 2) Üstüne sigara tablası, çiçek vazosu vb. konulan küçük masa 3) Sandalye Verilen iskemleleri, ısmarlanmak istenen kahveleri reddetti. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaplı — sf. 1) Kaplanmış olan Çantasından çok sayfalı maroken kaplı küçük bir defter çıkardı. Ö. Seyfettin 2) Kabı olan 3) Ciltli … Çağatay Osmanlı Sözlük
marokenci — is. Maroken eşya yapan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
marokencilik — is., ği Maroken deriden çeşitli eşya yapma sanatı … Çağatay Osmanlı Sözlük
porselen — is., Fr. porcelaine 1) Kaolinden yapılma, beyaz, sert ve yarı saydam çömlek hamuru 2) sf. Bu hamurdan yapılmış (tabak vb.) Maroken bir koltuğa uzanmış, beyaz porselenden bir pipoyu içiyordu. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
son derece — sf. Pek çok, çok fazla Numaralı maroken koltukları, yataklı vagon gibi önceden kiralanan lüks otokarlardan, minimini kaptıkaçtılara kadar son derece zengin çeşitler. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük