- menzile
- is., esk., Ar. menzile
Aşama, kerte, yükseklik derecesi
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
menzil — is., esk., Ar. menzil 1) Yolculukta dinlenmek amacıyla durulan yer, konak Tanrı yardımcı olsun gayri yolda kalana / Biz menzile vararak atları çektik hana. F. N. Çamlıbel 2) İki konak arasındaki uzaklık 3) Bir günlük yol 4) ask. Bir merminin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
BİET — Bir menzile konma. * Hal, durum, nitelik, keyfiyet … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HIZZET — Mertebe, menzile, derece … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HULUL — Girme. Dâhil olma. İçine gizlice giriş. * Birinin veya birkaç kimsenin sevgi veya itimadını kazanmak, içlerine onlardan görünüp girmek. * Halletmek. * Vuku bulmak. Zuhur etmek. * Gelip çatmak. * Bir menzile inmek. * Kim: Bazı akıcı cisimlerin… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MA'CEL — (C.: Maâcil) Yol. Menzile ulaştıran yol … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MESABE — Derece. Menzile. Rütbe. * Sevab yeri. * Merci, melce … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
RÜTBE — Basamak, derece. * Memuriyet derecesi. * Sıra. Mertebe, menzile. * Efkârın sonu. * Merdiven ayağı … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TARF — Göz, bakış, nazar. Göz ucu. * Soyu temiz kimse. * Her şeyin nihayeti, sonu. * Göz kapaklarını yummak veya oynatmak. * Göze bir şey dokundurmakla yaşartmak. * Koz: Menazil i Kamer den bir menzil adı. (Kamer menzillerinden birisinde aslanın alnını… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TERAHHUL — (C.: Terahhulât) Göç etme. Bir yerden bir yere göçme. * Yola çıkma. * Menzile konma … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ZÜLEF — (Zülfe. C.) Gecenin gündüze yakın saatleri. * Yakınlık. * Rütbe. Menzile … Yeni Lügat Türkçe Sözlük