muamele etmek — davranmak Hanımefendimin hayatını kurtardığı için bütün hizmetkârlar ona güler yüz gösteriyor, iyi muamele ediyorlardı. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
muamele görmek — işlem uygulanmak, davranılmak İyi muamele görmekle beraber eski neşesini kaybetmişti. Y. K. Beyatlı … Çağatay Osmanlı Sözlük
muamele — (A.) [ ﻪﻠﻡﺎﻌﻡ ] 1. işlem. 2. davranış … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
MUAMELE — (C.: Muâmelât) Hatt ı hareket. Davranma, davranış. Birbiri ile iş görme, amel etme. Alış veriş. * Resmi dairelerde yapılan herhangi bir i … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HÜSN-Ü MUAMELE — (Hüsn i muâmele) İyi muâmele. Güzel hatt ı hareket … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
BÜRUDET-İ MUAMELE — Yapılan muamelenin soğukluğu … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
iltizami muamele — bir kimsenin malvarlığının aktifinde yer alan kalemlere dokunmaksızın, yalnızca pasifini artıran bir işlem yapması; taahhüt işlemi; borçlandırıcı işlem … Hukuk Sözlüğü
MUAMELAT — (Muâmele. C.) Muameleler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
işlem — is. 1) Bir işi sonuçlandırmak için yapılan iş veya uygulamaların hepsi, muamele, muamelat 2) ekon. Nakit veya menkul değerleri kullanarak alım satım, takas, borçlanma vb. piyasa hareketi 3) kim. Madde üzerinde her türlü değişim yapma işi, muamele … Çağatay Osmanlı Sözlük
LÜTUF — Rıfk ve nevâziş. İltifatla mülâyemet üzere muâmele eylemek. Allah (C.C.) Hazretlerinin kullarını rıfk ve sühuletle murâdına muvaffak eylemesi. * Güzellik, hoşluk. * İyilik, iyi muâmele … Yeni Lügat Türkçe Sözlük