- nadiren
- zf., Ar. nādiren
Seyrek
Onların evine nadiren yemeğe gittiğim akşamlar...
- H. E. Adıvar
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Onların evine nadiren yemeğe gittiğim akşamlar...
- H. E. AdıvarÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
nâdiren — (A.) [ اردﺎﻥ ] nadir olarak … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
NADİREN — Nâdir ve az olarak. Çok aralıklı. Pek az bulunur … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
GIBBEN — Nâdiren, seyrek, arasıra … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
seyrek — sf., ği 1) Benzerleri veya parçaları arasında çok aralık bulunan, aralıklı, sık karşıtı Öğle vapurlarının seyrek ahalisi içinden sıyrıldı, koşarak merdivenleri çıktı. P. Safa 2) Çok bulunmayan, az rastlanan, nadir 3) zf. Uzun zaman aralıklarıyla … Çağatay Osmanlı Sözlük
denizüzümü — is., bit. b. 1 2 m yükseklikte, dik dallı, dalları yeşil renkli, yaprakları pulsu ve kın biçiminde dalları sarmış, çalı görünüşünde, meyvesi bezelye büyüklüğünde, kırmızı ve nadiren sarı renkli, çok yıllık bir bitki (Ephedromajor) … Çağatay Osmanlı Sözlük
nehari — sf., esk., Ar. nehārī 1) Gündüzlü En arka sırada, derslerde nadiren gözüken bir nehari talebe yalnız başına oturuyordu. S. F. Abasıyanık 2) zf. Gündüzlü olarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dünyayı tutmak — çok yayılmak, her yere dağılmak Şöhreti dünyayı tutan Paris kadını nadiren güzeldir. A. Haşim … Çağatay Osmanlı Sözlük