- oracıkta
- zf.
Hemen o yerde, olduğu yerde
Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu.
- R. H. Karay
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu.
- R. H. KarayÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
canlı canlı — zf. 1) Diri diri, henüz ölmemiş bir biçimde Ev bark sahipleri, sandalcıların olta ile tutup oracıkta eski bir leğen içinde canlı canlı sattıkları balıklara bakmadan geçemezlerdi. Z. O. Saba 2) Heyecanla Komutan canlı canlı cevap veriyordu. F. R.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
dokunmak — 1. nsz Dokuma işi yapılmak Halılar dokundu. 2. e 1) Nesnelerin sıcaklık, soğukluk, sertlik, yumuşaklık vb. niteliklerini derinin altındaki sinir uçları aracılığıyla duymak, değmek, el sürmek, temas etmek Bir elektrik zilinin düğmesine dokunduk. A … Çağatay Osmanlı Sözlük
geçirilmek — e Geçirme işi yapılmak İki anne, çocuklarının başlarına geçirilmiş iki külah yüzünden oracıkta ahbap oluverdiler. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelimesiz — sf. 1) Sessiz Oracıkta kelimesiz bir anlaşma ile ana oğul birbirimizin kolları arasına yığıldık. Y. Z. Ortaç 2) zf. Sessiz bir biçimde, kelime kullanmadan … Çağatay Osmanlı Sözlük
pasaj — 1. is., Fr. passage İçinde dükkânlar bulunan, üzeri kapalı veya açık çarşı Yemeğini son günlerde oracıkta, pasaj içindeki Macar lokantasında yiyordu. R. H. Karay 2. is., Fr. passage Bir yazıdan, bir eserden alınan bölüm, parça Roman veya hikâyede … Çağatay Osmanlı Sözlük