- açık yol
- is., den.
Liman giriş ve çıkışlarında teknelerin kullanabilecekleri, sancak ve iskele şamandıralarıyla işaretlenmiş serbest yol veya kanal
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
yol — is. 1) Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik 2) Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yer Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı. Ç. Altan 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
açık — sf., ğı 1) Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı Açık pencerenin önünde denize karşı saatlerce dertleştik. R. N. Güntekin 2) Engelsiz Açık yol. 3) Örtüsüz, çıplak Açık baş. 4) Boş Kâğıtta açık yer kalmadı. 5) Görevlisi olmayan, boş (iş, görev) … Çağatay Osmanlı Sözlük
orta yol — is. Çözüme açık, herkes tarafından kabul edilebilir olan davranış ve tutum En sert tartışmalarda ılımlı, orta yolu bulup öneren, çoğu zaman Tecer olurdu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
LAHİB — Açık yol … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
LEHİB — Açık yol … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
üst geçit — is., di Trafik akımını kesmemek için bir yolun üstünden geçirilen köprü biçiminde üstü açık yol … Çağatay Osmanlı Sözlük
MENHEC — (C.: Menâhic) Geniş, açık yol … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
NECD — Açık ve işlek yol. * Yüksek yer. * Minder, döşeme gibi oturacak şeyler. * Ağaçsız mekân. * Hâzık ve mâhir kılavuz. * Yiğitlik hâli. Gamlılık, gussa. * Hasma galip gelmek. * Çok terlemek. * Meme. * Suudi Arabistan ın doğu mıntıkası … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SEBİL — Açık ve büyük yol. Büyük cadde. * Allah rızası için su dağıtılan yer … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… … Çağatay Osmanlı Sözlük