ortada bırakmak — birini çok güç bir durumdayken terk etmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada fol yok yumurta yok — fol yok yumurta yok … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada kalmak — 1) yersiz kalmak, barınacak yer bulamamak 2) güç bir durumda veya iki şey arasında kalmak 3) bir şeyi hiç kimse üzerine almamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortada olmak — (iş) yapması gereken kişi belli olmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dımdızlak ortada kalmak — elindeki her şeyi, imkânlarını yitirmek Zehra dımdızlak ortada kalacak. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
ölüsü ortada kalmak — cenazesini kaldıracak kimse bulunmamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
gaybubet etmek — ortada görülmez olmak Neveser, bir müddet gaybubet etmeyelim. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
hem kel hem fodul — ortada olan eksiklik ve yeteneksizliğine bakmayarak üstünlük taslayanlar için kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
olay yaratmak — ortada herhangi bir sebep yokken bir olaya yol açmak Hınzır sıfır, sağda da olsa solda da olsa olaylar yaratıyor. A. Boysan … Çağatay Osmanlı Sözlük
şap gibi yanmak — ortada kalmak, destek bulamamak … Çağatay Osmanlı Sözlük