öğrenme

öğrenme
is.
Öğrenmek işi

Benim kafam böyle bir öğrenme usulüne de yaratılıştan müsait değildi.

- Y. K. Karaosmanoğlu
Birleşik Sözler

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • sözel öğrenme — is., eğt. Düşüncelerin iletişimi ve açıklanması için gerekli anlama ve anlatma becerilerini elde etme işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • İ'TİLAM — Öğrenme, bilme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • belleme — öğrenme, toparğı işleme …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • muttali — öğrenme; haberdar olma; bilgilenme …   Hukuk Sözlüğü

  • TAALLÜM — (İlim. den) İlim edinme. Öğrenme. Ders okuyarak öğrenme …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • bilgi — is. 1) İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütünü, bili, malumat 2) Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malumat, vukuf Babası, önce ona, Mazlume ve ailesi hakkında birçok bilgi vermişti. H. E. Adıvar 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • biriktirmek — i 1) Toplayıp yığmak 2) Bir şeyi ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek Zehra aldığı bütün paraları biriktiren, iyi kalpli, sessiz bir kızdı. S. F. Abasıyanık 3) Öğrenme, yarar sağlama vb. sebeplerle bazı nesneleri bir araya getirmek,… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dili yatkın — sf. Yabancı bir dili kolaylıkla öğrenme yeteneği olan …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • doğuştancılık — is., ğı, ruh b. Herhangi bir canlı türünün yapısal ve görevsel gelişiminde yaşantı, öğrenme vb. edinilmiş faktörlere değil, kalıtımla ilgili olanlara ağırlık ve öncelik veren görüş, fıtriye, nativizm …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • folklorculuk — is., ğu 1) Folklorcunun işi veya mesleği 2) Halk bilimi ile uğraşma işi 3) Halk oyunlarını öğretme veya öğrenme işi …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”