örmek

örmek
-i, -er
1) İplik, yün, tel, saz vb.ni birbirine dolayarak işlemek veya tezgâhta dokumak

Balık ağı örerken, ağları tamir ederken okur o!

- S. F. Abasıyanık
2) Kumaşlardaki delikleri elde iplikle besleyerek kapatmak

Paltonun sırtını güve yemişti de ben örmüştüm.

- B. Felek
3) Saç, yele vb. şeylerin tellerini birkaç bölüme ayırıp birbirine geçirmek yolu ile dağınıklıktan kurtarmak

Kız saçlarını örmüş.

4) Duvar yapmak veya onarmak

Bu duvarı iki günde ördüler.

5) Estetik kaygıyla, duygulu biçimde bir güzelliği ortaya koymak

Bu yeni zevke göre, şiir ve nesir örenler yok.

- Y. K. Beyatlı
6) mec. Müzik, edebiyat vb.nde bir özelliği oluşturmak, ortaya koymak

Yaşadıkça kendi kabuğunu yetiştiren sümüklü böcek gibi talihimizi biz kendimiz öreriz.

- A. Ş. Hisar

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • örmek — belirmek, çıkmak, kopmak, yükselmek (bulut). I, 139, 173, 257; III, 398bkz:örlenmek örmek, 172, 173 …   Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini

  • örmek — deve yününden mensuc bir nevi aba …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • etten duvar örmek — korumak amacıyla çevresinde kalabalık insan birikmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başına çorap örmek — (birinin) birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • beliklemek — i, hlk. Saçları örmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kopanaki — is., Rum. 1) El ile bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç 2) Bu araç üstünde örülen bir tür dantel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • köklemek — 1. i Sazı kurmak 2. i 1) Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek 2) Toprakta kalan bitki köklerini ayıklamak 3) Bağ çubuklarını veya fidanları köklendirip dikmek 4) Minder, şilte vb.nin iki yüzünü yer yer dikişlerle… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”