örmek — belirmek, çıkmak, kopmak, yükselmek (bulut). I, 139, 173, 257; III, 398bkz:örlenmek örmek, 172, 173 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
örmek — deve yününden mensuc bir nevi aba … Çağatay Osmanlı Sözlük
etten duvar örmek — korumak amacıyla çevresinde kalabalık insan birikmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
başına çorap örmek — (birinin) birine, haberi olmadan kötü duruma düşürücü davranışta bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
baş — 1. is., anat. 1) İnsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız vb. organları kapsayan, vücudun üst veya önünde bulunan bölüm, kafa, ser Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. N. Cumalı 2) Bir topluluğu yöneten kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
beliklemek — i, hlk. Saçları örmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
çekmek — i, e, er 1) Bir şeyi tutup kendine veya başka bir yöne doğru yürütmek Hepsi iskemleleri çekerek masanın etrafında bir halka yapmaya hazırlanıyorlardı. R. N. Güntekin 2) Taşıtı bir yere bırakmak, koymak 3) Germek İpi çekmek. 4) İçine almak, emmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
et — is. 1) İnsanlarda, hayvanlarda deri ile kemik arasındaki kas ve yağdan oluşan tabaka Bu koyunda hiç et yok, pek zayıf. 2) Kasaplık hayvanlardan sağlanan kaslardan oluşmuş besin maddesi Bu, kurumuş pastırma renginde bir et parçası idi. H. Taner 3) … Çağatay Osmanlı Sözlük
kopanaki — is., Rum. 1) El ile bir çeşit dantel örmek için kullanılan silindir biçimli araç 2) Bu araç üstünde örülen bir tür dantel … Çağatay Osmanlı Sözlük
köklemek — 1. i Sazı kurmak 2. i 1) Ağaç veya bitkiyi kökü ile birlikte topraktan çıkarmak, kökertmek 2) Toprakta kalan bitki köklerini ayıklamak 3) Bağ çubuklarını veya fidanları köklendirip dikmek 4) Minder, şilte vb.nin iki yüzünü yer yer dikişlerle… … Çağatay Osmanlı Sözlük