- öylesine
- zf.
Aşırı bir biçimde, fazla, o kadar çok
Göz öylesine alışır ki yeni yapılara, insan ne kadar kendini zorlasa o boş arsanın nasıl olduğunu gözünün önüne getiremez.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Göz öylesine alışır ki yeni yapılara, insan ne kadar kendini zorlasa o boş arsanın nasıl olduğunu gözünün önüne getiremez.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
salgariya — öylesine … Beypazari ağzindan sözcükler
kurdun adı yaman çıkmış, tilki vardır baş keser — öylesine sinsi ve kurnaz kimseler vardır ki adı zalime, haine ve kötüye çıkmış kimselerden daha tehlikelidirler anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
vuruş kırış — is. Karmakarış, darmadağın olma durumu Rüzgâr öylesine üfürür, öylesine vuruş kırış patlatır ki bir dakika duramayız. S. Birsel … Çağatay Osmanlı Sözlük
Deep state — The Deep state (Turkish: derin devlet) is alleged to be a group of influential anti democratic coalitions within the Turkish political system, composed of high level elements within the intelligence services (domestic and foreign), Turkish… … Wikipedia
Başka 33/3 — Studio album by Işın Karaca Released 19 June 2006[1] Genre Pop … Wikipedia
fasarya — sf., argo, Rum. 1) Boş, anlamsız (söz) 2) İşe yaramaz, yeteneksiz Öylesine fasarya semt takımında bile yer alamaz, her zaman yedek dururdu. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
hav — 1. is. Köpeğin çıkardığı ses 2. is., Ar. ḫāv Kadife, çuha, yün vb.nin yüzeyindeki ince tüy Koltuk kadifesinin havı dökülmüş, kimi yeri öylesine kirlenmiş ki muşambaya dönüşmüş. O. Rifat … Çağatay Osmanlı Sözlük
öylemesine — zf. Öylesine … Çağatay Osmanlı Sözlük
selatin meyhanesi — is. Büyük meyhane ... selatin meyhanesinde, cıgara dumanı ve alkol buharı öylesine yoğunlaşmıştı ki. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
sözüm ona — zf. Sanki, öylesine, güya Sakal, tozpembe yanaklarına sözüm ona, erkeksi bir gölge katıyor kuruntusundalar. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük