ciğeri parçalanmak — yüreği parçalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalbi parçalanmak — yüreği parçalanmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreği parçalanmak — çok acımak Bir dilenci çocuğuna dayak attığını görmüş, yüreği parçalanmıştı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
içi paralanmak (veya parçalanmak) — birine acıyarak çok üzülmek Yusuf için her fedakârlığa razı idim. Fakat buna imkân göremiyordum. İçim parçalandı. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
ciğer — is., Far. ciger 1) Akciğerlerle karaciğerin ortak adı 2) Hayvanlarda akciğer, yürek ve karaciğerin oluşturduğu takım 3) mec. Yürek, iç Birleşik Sözler ciğer acısı ciğerdeldi ciğer kebapçısı ciğer otu ciğerpare … Çağatay Osmanlı Sözlük
çözülmek — nsz 1) Çözme işine konu olmak Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri / Atlarımız çözüldü girdik handan içeri. F. N. Çamlıbel 2) Gevşeyip yumuşamak, erimeye başlamak 3) mec. Birliğini, beraberliğini yitirmek, dağılmak, parçalanmak 4) mec.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalp — 1. is., bi, esk., Ar. ḳalb Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller kalp etmek 2. is., bi, anat., Ar. ḳalb 1) Göğüs boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kanı akciğerlere ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
parçalanma — is. Parçalanmak işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
sınmak — nsz, ar, hlk. 1) Kırılmak, parçalanmak, bozulmak 2) Yenilmek, bozguna uğramak … Çağatay Osmanlı Sözlük
uçmak — 1. nsz, ar 1) Kuş, kanatlı böcek vb. hareketli kanatları yardımıyla havada düşmeden durmak, havada yol almak Biraz havalanıp bir başka kayaya kadar uçtu. S. F. Abasıyanık 2) Uçak vb. araçlar özel mekanizma ile yerden yükselmek, havada yol almak… … Çağatay Osmanlı Sözlük