- parlamak
- nsz
1) Güçlü bir ışık çıkarmak, ışık saçmak
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; / O benimdir, o benim milletimindir ancak.
- M. A. Ersoy2) Bir ışık kaynağından gelen ışınları yansıtmakAyna parlıyor.
3) Tutuşup alev çıkarmakPof diye gaz parladı ve zaten seyrek olan kirpiklerimi ütüledi.
- B. Felek4) mec. Mevkisi yükselmekNüfuzlu akrabalarının yardımı sayesinde bir iki senede parlamış, büyük bir hariciye memuru olmuş.
- R. N. Güntekin5) mec. Ün, san kazanmak, herkesçe tanınmak6) mec. Birdenbire öfkelenmekEn büyük zaafı da kendisine çıkar sağlayacak insanlara karşı bile yoktan yere parlayıverişleri idi.
- T. Buğra7) mec. Ortaya çıkmakFeride'nin yüzünde bir çocuk sevinci parladı.
- R. N. Güntekin
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.