perdah vurmak (veya etmek) — parlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalratmak — parlatmak, yalab ıtmak. II, 353bkz: yalrıtmak, yolratmak, yolrıtmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yalrıtmak — parlatmak, yalabıtmak II, 353bkz: yalratmak, yolratmak, yolr ıtmak yalçın, sert III, 7 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
yolratmak — parlatmak II, 353bkz: yalratmak, yalrıtmak, yolrıtmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
IZAET — Parlatmak. Işıtmak. Işıklı olmak. Aydınlık etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İSTİNARE — Parlatmak. Parlak ve aydınlıklı olmak. * Ateş istemek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
açkılamak — i Açkı ile parlatmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
briyantin — is., Fr. brillantine Saçı parlatmak ve yatırmak için kullanılan güzel kokulu bir madde Kirpi dikeni saçlarını, ne briyantinle yatırabiliyor ne pomatla. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
cila — is., Ar. cilāˀ 1) Bir şeyi parlatmak için kullanılan kimyasal bileşik 2) Parlaklık 3) mec. Gereksiz süs, gösteriş Birleşik Sözler cila topu cila yağı mum cilası tabanca cilası Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller cila vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
cilalamak — i 1) Cila sürerek parlatmak, cila vurmak 2) argo Övmek 3) argo Tat katmak Akşama Canfendi nin yaptığı bu lezzetli yemek, rakıyı ve eğlenceyi cilalamıştı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük