işi pişirmek — tkz. aralarında gizlice anlaşmak Böyle olunca da Saffet Ferit için kızla işi pişirmek bir saat meselesi hâline gelecekti. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
ensesinde boza pişirmek — 1) ısıtmak, kızgın duruma getirmek Güneş, bütün gün enselerinde boza pişirmiş, vücutlarının teri mintanlarının üstüne çıkmıştı. H. Taner 2) birini çok üzmek, tedirgin etmek İhtiyarlık kepaze şey... Şimdi çocuk evde ensemde boza pişiriyor. R. N.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
pazarlığı pişirmek — pazarlıkta uyuşma sağlayacak duruma gelmek Ne olacak efendim! Pazarlığı pişirdiler. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulamak — pişirmek III, 270 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
pışıglamak — pişirmek III, 335, 336 pişmiş I, 379; II I, 23bkz: pışıg … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
pışurmak — pişirmek, II, 78 pis, dağar ve tulum gibi şeylerin dibinde kalan çöküntü, tortu I, 328 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
DABV — Pişirmek. * Tağyir etmek, değiştirmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SALY — Pişirmek. * Yakmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
SELA' — Pişirmek. * Eritmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
ateş — is., Far. āteş 1) Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışık, od, nâr Uygarlık ateşten doğmuştur. 2) Tutuşmuş olan cisim 3) Isıtmak, pişirmek için kullanılan yer veya araç Yemeği ateşten indirdim. 4) Patlayıcı silahların atılması Top… … Çağatay Osmanlı Sözlük