- pürüzsüz
- sf.
1) Pürüzü olmayan
Yüzü bir sabah gibi düz ve pürüzsüzdü.
- K. Hulûsi2) Düzgün, falsosuz (ses)Pürüzsüz, billur gibi sesleri İncirlik, Kanlıdere taraflarını çın çın öttürüyordu.
- O. C. Kaygılı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Yüzü bir sabah gibi düz ve pürüzsüzdü.
- K. HulûsiPürüzsüz, billur gibi sesleri İncirlik, Kanlıdere taraflarını çın çın öttürüyordu.
- O. C. KaygılıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
LEMSA — Pürüzsüz, düz … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MELSA' — Pürüzsüz ve düz yer. * şarap … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
İTKAN — Pürüzsüz yapmak veya yapılmak. Sağlamlaştırmak. Hakikata yakından vakıf olmak, delileriyle bilmek, inanmak. Bilerek emin olmak. Muhkem kılmak, muhkem yapmak. Sâbit kılmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
düzgün — sf. 1) Doğru ve pürüzsüz, muntazam Düzgün tahta. Düzgün yol. 2) Düzenli, kusursuz, insicamlı, rabıtalı, muntazam 3) İyi Belli ki hâlleri vakitleri çok düzgün değil. M. Ş. Esendal 4) zf. Kurala uygun olarak, kusursuz bir biçimde Düzgün konuşuyor.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
billur gibi — 1) çok duru, çok temiz (su) 2) çok beyaz ve pürüzsüz (kol, gerdan, göğüs) 3) pürüzsüz (ses) … Çağatay Osmanlı Sözlük
ahenkli — sf. 1) Uyumlu, düzenli Pürüzsüz, tane tane şarkı söyler gibi ahenkli bir konuşma tarzı vardı. H. Taner 2) Eğlenceli … Çağatay Osmanlı Sözlük
duru — sf. 1) Bulanıklığı olmayan, temiz, berrak Duru su. 2) Pürüzsüz (ten) Bu, duru beyaz tenli ve kıpkızıl dudaklı bir körpe Rus kızıydı. Y. K. Karaosmanoğlu 3) mec. Arınmış, karışık olmayan (dil, üslup) … Çağatay Osmanlı Sözlük
fondöten — is., Fr. fond de teint Cildi pürüzsüz göstermesi, renk vermesi için kadınların yüzlerine sürdükleri yarı sıvı veya boyalı krem, düzgün … Çağatay Osmanlı Sözlük
gamsız — sf. 1) Kaygısı, tasası, sıkıntısı, üzüntüsü olmayan Sesi taze, pürüzsüz ve gamsızdı. C. Uçuk 2) mec. Olayları kendine dert etmeden geçiştiren, aldırış etmeyen, tasasız, vurdumduymaz Zavallı anneciğin çok şen, güler yüzlü, gamsız bir kadındı. M.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
içbükey — sf., fiz., mat. Yüzeyi düzgün ve pürüzsüz çukur biçiminde olan, obruk, mukaar, konkav İçbükey mercek. İçbükey ayna … Çağatay Osmanlı Sözlük