- rastlantı
- is.
Bilgiye, isteğe, kurala veya belli bir sebebe dayanmaksızın oluveren karşılaşma, tesadüf
Avlu kapısı önünde atından indiği sırada, iyi bir rastlantıyla, Hayrettin Ağa, oğlu ile avludaydı.
- N. Cumalı
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Avlu kapısı önünde atından indiği sırada, iyi bir rastlantıyla, Hayrettin Ağa, oğlu ile avludaydı.
- N. CumalıÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
körün taşı — rastlantı sonucu birine zarar veren, hesapta olmayan iş … Çağatay Osmanlı Sözlük
Halil Mutlu — (born Huben HubenovFact|date=October 2008 on July 14, 1973 in Postnik, Bulgaria) is a Turkish World and Olympic Champion in weightlifting. He is one of only four weightlifters to have won three consecutive gold medals at Olympic Games. He won… … Wikipedia
bereket — is., Ar. bereket 1) Bolluk, gürlük, ongunluk, feyiz, feyezan Çocuk gönlüm kaygılardan azade / Yüzlerde nur, ekinlerde bereket. O. V. Kanık 2) hlk. Yağmur Bereket yağıyor. 3) zf. İyi ki, neyse ki, iyi bir rastlantı sonucunda Bereket, o sıralarda… … Çağatay Osmanlı Sözlük
bulaşmak — nsz 1) Bir nesne, üzerine sürülen bir şey yüzünden kirlenmek Tabak bulaştı. 2) e İstenilmeyen bir madde bir şeye sürülmek Yüzüne gözüne yer yer kepek bulaşmıştı. S. F. Abasıyanık 3) e Hastalık geçmek, sirayet etmek Çocuğa suçiçeği bulaşmış. 4) e… … Çağatay Osmanlı Sözlük
düşmek — e, er 1) Yer çekiminin etkisiyle boşlukta, yukarıdan aşağıya inmek Havada uçan kuş vurulmuş gibi birdenbire sokağa düşüyor. R. N. Güntekin 2) den Durduğu, bulunduğu, tutunduğu yerden ayrılarak veya dayanağını, dengesini yitirerek yukarıdan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ganimet — is., Ar. ġanīmet 1) Savaşta düşmandan zorla ele geçirilen mal 2) Bir rastlantı sonucu ele geçen kazanç veya imkân 3) Yağma sonrasında elde kalan mal, çalıntı … Çağatay Osmanlı Sözlük
hasbelkader — zf., esk., Ar. ḥasb + ḳader Rastlantı sonucu olarak, tesadüfen … Çağatay Osmanlı Sözlük
ilinek — is., ği, fel. Bir şeye zorunluluk sonucu bağlı olmayan, onun özünde bulunmayan, rastlantı ile olan nitelik, araz … Çağatay Osmanlı Sözlük
isabet — is., Ar. iṣābet 1) Hedefe varma, hedefi vurma Bir kurşun isabetiyle öldü. 2) Piyango vb. şans oyunlarında, kazanma, çıkma, vurma 3) Öneri, düşünce veya söz, yerinde olma Bu sözünde isabet var. 4) Yanılmazlık 5) Güzel rastlantı Bize uğramanız… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kör nişancı — is. Hedefi rastlantı ile vuran kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük