- sağlama
- is.
1) Sağlamak işi2) mat. Bir problemin çözümü veya bir hesabın doğruluğunu denetlemek için yapılan kontrol işlemi, mizan
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
sağlama bağlamak — (bir şeyi) sağlam kazığa bağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tedarik — sağlama; temin etme … Hukuk Sözlüğü
affettirebilmek — i Bağışlanmayı sağlama olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağartabilmek — i Ağarmasını sağlama imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
akıtabilmek — i, e Akmasını sağlama imkânı veya olasılığı bulunmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
bakım — is. 1) Bakma işi 2) Bir şeyin iyi gelişmesi, iyi bir durumda kalması için verilen emek Bahçe bakım ister. 3) Birinin beslenme, giyinme vb. gereksinimlerini üstlenme ve sağlama işi Birleşik Sözler bakımevi bakım yurdu tam bakım yoğun bakım Atasözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
balans ayarı — is. Otomobilin sarsılmasını önlemek için, tekerleklere gereği kadar balans pensi denen kurşun parçası takarak denge sağlama işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
biriktirmek — i 1) Toplayıp yığmak 2) Bir şeyi ölçülü kullanarak artırmak, tasarruf etmek Zehra aldığı bütün paraları biriktiren, iyi kalpli, sessiz bir kızdı. S. F. Abasıyanık 3) Öğrenme, yarar sağlama vb. sebeplerle bazı nesneleri bir araya getirmek,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
borsa oyunu — is. Borsada fiyatları düşürmeye veya yükseltmeye çalışarak havadan kazanç sağlama işi Bu küçük serveti galiba bir borsa oyununda sıfıra indiriverdi. Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
çıkar — is. Dolaylı bir biçimde elde edilen kazanç, menfaat, yarar Kimse siyasi ve kişisel çıkar yahut nüfuz sağlama amacıyla dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz. Anayasa Birleşik Sözler çıkar budak çıkar yol Atasözü, Deyim… … Çağatay Osmanlı Sözlük