- sakınca
- is.
Çekinilmesi, dikkatli olunması gereken, sakınmayı gerektiren durum, mahzur
Kabul etmekte bir sakınca yoktur.
- B. Felek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Kabul etmekte bir sakınca yoktur.
- B. FelekÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
beis görmemek — sakınca, zarar görmemek Seyyit Ali, Yani ye planlarını üstünkörü anlatmakta beis görmedi. Ö. Seyfettin … Çağatay Osmanlı Sözlük
mübah — sf., din b., Ar. mubāḥ 1) Dinî bakımdan yapılmasında sakınca olmayan, yapılması günah veya sevap olmayan 2) mec. Yapılmasında sakınca görülmeyen Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller … Çağatay Osmanlı Sözlük
alıkonulmak — nsz Alıkoyma işine konu olmak, menedilmek, tatil edilmek Dernekler ... sakınca bulunan hâllerde ... yetkili kılınan mercinin emriyle faaliyetten alıkonulabilir. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
caiz — sf., esk., Ar. cāˀiz 1) Din, yasa, töre vb. bakımdan işlenmesinde, yapılmasında sakınca olmayan, yapılıp işlenmesine izin verilen 2) Uygun, yerinde sayılan, yakışık alan Akşama kalıp iskelenin üstü binbir ayakken gitmek caiz değildi. S. M. Alus … Çağatay Osmanlı Sözlük
dışrak — sf., ğı, fel. Herkesin öğrenmesinde sakınca görülmeyen, gizli kapalı olmayan (her türlü bilgi, öğreti), içrek karşıtı … Çağatay Osmanlı Sözlük
ister — is. 1) Bir şeyin yapılabilmesinin veya olabilmesinin bağlı olduğu şey, gerek, icap, lüzum 2) bağ. Cümledeki görevleri aynı olan kelimelerin ayrı ayrı her birinin başına getirilerek herhangi birinin onanmasında sakınca olmadığını anlatan bir söz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçınmak — den Herhangi bir işi yapmaktan veya özverili davranmaktan geri durmak, imtina etmek Dargın çıkan sesinde bir şeyden kaçınan, lüzumsuz bir sakınca anlamı sezdi. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
mahzur — is., Ar. maḥẕūr 1) Sakınca 2) Engel Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller mahzur doğurmak mahzur görmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
namahrem — sf., Far. nā + Ar. maḥrem 1) Evlenmelerinde yasa bakımından sakınca olmayan (kadın ve erkek) 2) esk. Yabancı, el Doğrusunu isterseniz beni aldatmamıştır; ama namahrem karşısında oynamıştır. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
spektrum — is., İng. spectrum Çeşitlilik Onlar nedense spektrumlarını fazlaca geniş tutmada bir sakınca görmüyorlar. T. Uyar … Çağatay Osmanlı Sözlük