serinlik vermek — 1) serin duruma getirmek 2) mec. acısını, sıkıntısını azaltmak, avundurmak 3) mec. rahatlatmak, huzura kavuşturmak Evimin cehennemi içinde bana biraz serinlik verebilecek, bir bu fikirler vardı. P. Safa … Çağatay Osmanlı Sözlük
dalmak — e, ar 1) Suyun içine bütün vücuduyla ve hızla girmek Oğlanlar denize dalıp tekneyi sağdan soldan, arkadan önden itmeyi denediler. H. Taner 2) nsz Bir yerin içine girmek İkisi uçar gibi kapısında koca bir telefon çanı asılı dükkândan içeri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
okşayış — is. Okşama işi veya biçimi Orada sıcak alna latif bir serinlik veren bir okşayış meltemi eser. H. C. Yalçın … Çağatay Osmanlı Sözlük
serinlenmek — nsz Serinlik duymak Serinlenmek için soğuk bir şey içtiler. Girin, oturun, dinlenin, serinlenin diye içeriye çağırıyor. T. Buğra … Çağatay Osmanlı Sözlük
serinleşmek — nsz Serin duruma gelmek, serinlemek, serinlik vermek Artık havalar serinleşiyor, kış geliyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
serinletmek — i Serin duruma getirmek, serinlik vermek Kış rüzgârı, uykusuzluktan kızaran gözlerini, işretten kuruyan dudaklarını serinletir. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
yıkanma — is. Yıkanmak işi ... soğuk sularında yıkanmaya alıştığım için, ben denizde daima bir serinlik var sanırdım. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağustosun yarısı yaz, yarısı kıştır — ağustos ayının ortalarında yaz sıcakları azalır, serinlik başlar anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
can gelmek — canlanmak, güçlenmek Vücudumuza serinlik, ferahlık yayılıyor / Kan verilen bir yaralı imişçesine cismime can geliyor. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
KURRE — Parlaklık. Tâzelik. Gözün parlak ve nurlu olması. * Ağlamaktan sonraki serinlik. * Dilşâd olmak. * Bir atımlık şey. * Kurbağa … Yeni Lügat Türkçe Sözlük