ümit serpmek — umutlandırmak Emine ile aralarını bulmaya çalışacağını söyledi, delikanlının gönlüne biraz ümit serptikten sonra çekildi gitti. H. E. Adıvar … Çağatay Osmanlı Sözlük
yüreğine su serpmek — bir kimseyi kaygı sebebinin ortadan kalkmasıyla veya yeniden umut verecek bir haberle ferahlatmak Bizim nesil sözü, Selma Hanım ın yüreğine biraz su serpti. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
REŞŞ — Serpmek, püskürtmek. * Serpinti, serpintili yağmur, çisilti … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
serpiştirmek — i, e 1) Yağmur veya kar azar azar, ince ince yağmak, serpmek Serpiştiriyordu kar soğuk gece yarısı. B. Necatigil 2) Gelişigüzel serpmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
biberlemek — i Biber serpmek, biber katmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
dökmek — i, er 1) Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek. S. F. Abasıyanık 2) Belli bir yere boşaltmak Sigara tablasını dökmek. 3) Akıtmak, düşürmek… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ekmek — 1. i, er 1) Bir bitkiyi üretmek için toprağa tohum atmak veya gömmek 2) Toprağı ekip biçmek için kullanmak Ancak senede otuz dönüm ekebiliyor. M. Ş. Esendal 3) e Serpmek Yemeğe biber ekmek. 4) mec. Bir şeyin başlamasına yol açacak sebepleri… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gülabdan — is., esk., Far. gul + ābdān Gül suyu serpmek için kullanılan, ağzı emzikli, armut biçiminde küçük kap … Çağatay Osmanlı Sözlük
kükürtlemek — i, kim. Toz kükürt serpmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
naftalinlemek — i Güveden korumak için yünlüler üzerine, arasına naftalin serpmek veya atmak … Çağatay Osmanlı Sözlük