- sıkboğaz
- is.
Bir şey yaptırmak için "birini zorlamak, baskı yapmak" anlamlarına gelen sıkboğaz etmek deyiminde geçer
Sen bizi sıkboğaz ediyorsun diyorum yani bu işi yarına bıraksak ha...
- M. İzgü
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Sen bizi sıkboğaz ediyorsun diyorum yani bu işi yarına bıraksak ha...
- M. İzgüÇağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
boğaz — is. 1) Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar, imik, kursak Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir. Ö. Seyfettin 2) Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm Şişenin boğazı. Testinin boğazı. 3) İki dağ arasında dar … Çağatay Osmanlı Sözlük
sık — sf. 1) Benzerleri veya parçaları arasında çok az aralık bulunan, seyrek karşıtı Ağaçları sık bir bahçe. Sık saç. 2) Çok bulunan, çok rastlanan 3) zf. Kısa zaman aralıklarıyla, az aralıklarla 4) zf. Aralıksız olarak, aralarında az aralık bırakarak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çaresine bakmak — (bir şeyin) gerekeni yapmak, çözüm yolu aramak Sıkboğaz etme çocuğum. Bir çaresine bakacağız. Ben annenle konuşurum.. M. Yesari … Çağatay Osmanlı Sözlük
yakayı kurtarmak (veya sıyırmak) — bir işten kurtulmak Pek sıkboğaz ederlerse bakalım bir sırasını düşürebilirsek yolunda bir yalanla yakamızı kurtarırız. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük