- sıkça
- zf.
Oldukça sık
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
abrakadabra — is., Fr. abra cadabra 1) Eski çağlarda bazı hastalıklara iyi geldiğine inanılan büyülü söz 2) Sihirbazların sıkça kullandığı büyü sözü … Çağatay Osmanlı Sözlük
ringa — is., hay. b., Alm. Ringa Kemikli balıklardan, ılık denizlerde büyük sürüler hâlinde dolaşan ve tütsü ile kurutulmuşu sıkça tüketilen, uskumru iriliğinde bir balık (Clupea harengus) … Çağatay Osmanlı Sözlük
sık sık — zf. 1) Az aralıklarla Sahilde sık sık küçük köyler veya büyücek kasabalar birbirini kovalıyor. F. R. Atay 2) Arası çok geçmeden, az aralıkla, sık olarak, sıkça Sık sık arkama dönüyor, dişlerini kısıyor, etraftan yardımcı bekliyordu. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıklaşmak — nsz Sık duruma gelmek veya sıkça ortaya çıkmak, sık görülmek Krizleri öyle bir sıklaştı ki ne yapacağımızı şaşırıp kaldık. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıklaştırmak — i Sık duruma getirmek veya sıkça yapmak, sayısını artırmak Böyle gecelerde karanlık, gölgeli yerlerden geçerlerken adımlarını sıklaştırırlardı. R. H. Karay … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıklık — is., ğı 1) Sık olma durumu 2) Sıkça geçme, kullanımı sık olma 3) fiz. Ses, dalga vb.nin birim zamandaki titreşim sayısı, frekans Birleşik Sözler kelime sıklığı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kegür saan — simetrik sıkca delikli süzme işlemi yapan kap … Beypazari ağzindan sözcükler