sıkıntısız

sıkıntısız
sf.
1) Sıkıntısı olmayan
2) Sıkıntı vermeyen, meşakkatsiz

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужно решить контрольную?

Look at other dictionaries:

  • efendi gibi yaşamak — sıkıntısız, varlık içinde yaşamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • günlük güneşlik görünmek — sıkıntısız, sorunsuz, huzur ortamında bulunmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • keyif sürmek — sıkıntısız, rahat yaşamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rahat etmek — sıkıntısız durumda olmak, ferahlanmak, dinlenmek Benim ve kardeşimin mektep veya sokak dönüşü kirliliklerimiz yüzünden içlenirdi, bizi yıkayıp temizleyinceye kadar rahat etmezdi. Y. K. Beyatlı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ak — is. 1) Kar, süt vb.nin rengi, beyaz, kara ve siyah karşıtı 2) sf. Bu renkte olan Ablak yüzlü, kısa kesilmiş ak sakallı bir adamdı. M. Ş. Esendal 3) Beyaz leke Bir gözünde ak var. 4) Bazı şeylerde beyaz bölüm Yumurta akı. Gözün akı. 5) sf., mec.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bunsuz — 1. sf. Sıkıntısız 2. zf. Bu olmaksızın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dikensiz — sf. 1) Dikeni olmayan 2) zf., mec. Sıkıntısız, üzüntüsüz bir biçimde Her güzel dakika gibi hiç dikensiz geçen bu rüya ve saadet hayatı da bitmek lazım geliyordu. H. C. Yalçın Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller dikensiz gül olmaz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • eziyetsiz — sf. Eziyet çekmeden yapılan, sıkıntısız, üzgüsüz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fariğ — sf., esk., Ar. fāriġ 1) Vazgeçmiş, çekilmiş 2) Sıkıntısız, rahat 3) huk. Bir mülkün kullanma hakkını başkasına bırakan Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller fariğ olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ferah — 1. sf., Far. ferāḫ 1) Bol, geniş Ferah bir ev. 2) Havadar, aydınlık, iç açıcı (yer) Bu kahvenin ferah ve sevimli bir taraçası vardı. Y. K. Karaosmanoğlu Birleşik Sözler ferah ferah 2. is., Ar. feraḥ Kalp, gönül, iç vb.nin sıkıntısız, tasasız olma …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”