- sıkıştırma
- is.
Sıkıştırmak işi
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.
cendere — sıkıştırma … Beypazari ağzindan sözcükler
debme — sıkıştırma … Beypazari ağzindan sözcükler
İGSAS — Sıkıştırma, tazyik etme. * Bir yer ahalisini sıkıntıya düşürme … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
çürük — sf., ğü 1) Çürümüş olan Yabancı, kirli, çürük dişlerini göstererek gülümsüyordu. Ö. Seyfettin 2) Sağlam ve dayanıklı olmayan Çürükleri barındırmaz yaylaların yaylası. H. Taner 3) İş göremez, hastalıklı 4) mec. Sağlam bir temele veya kanıtlara… … Çağatay Osmanlı Sözlük
işkence — is., Far. şikence 1) Bir kimseye maddi veya manevi olarak yapılan aşırı eziyet 2) Düşüncelerini öğrenmek amacıyla birine uygulanan eziyet Ona, evimize niçin geldiğini sormak işkencesini de yaptım. S. F. Abasıyanık 3) Aşırı gerginlik, sıkıntılı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
presleme — is. 1) Presle sıkıştırma 2) Kumaşları basınç altında tutarak yapılan işlem … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıştırıcı — is. Sıkıştırma işini yapan alet … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıştırılmak — nsz Sıkıştırma işi yapılmak Anadolu kamyon yolcusu, kamyona yeni adam almak için sıkıştırıldıkça darılmıyor, kızmıyor. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıkıştırış — is. Sıkıştırma işi veya biçimi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tazyik — is., Ar. tażyīḳ 1) Sıkıştırma, darlaştırma Bütün kanı göğsünü çatlatacak bir tazyikle kalbine hücum ediyordu. Y. K. Karaosmanoğlu 2) mec. Manevi baskı, zorlama, zarara sokma Bütün hayatınca bunun tazyiki altında kaldı. S. F. Abasıyanık 3) fiz.… … Çağatay Osmanlı Sözlük