- sıkıştırmak
- -i
1) Bir şeyi dar bir yere zorla sığdırmak, tıkmak
Çamaşırları bavula sıkıştırmak.
2) Bir nesneyi sıkıca duracak biçimde bir yere koymak, yerleştirmek veya orada tutmak3) Gevşek veya seyrek olan şeyleri birbirine yaklaştırarak sıkı duruma getirmekİstanbul tren yahut vapurunda hele bir kimseyi biraz sıkıştırın, hemen çarpılır, çay semaveri gibi oturduğu yerde fıkır fıkır kaynamaya başlar.
- R. N. Güntekin4) Bir şeyin sıkışmasına, kısılmasına, ezilmesine sebep olmakParmağını pencereye sıkıştırmak.
5) Ansızın, gizlice ve karşısındakinin isteyip istemediğine bakmadan bir şeyi vermek, tutuşturmakEline dolu bir kadeh sıkıştırdılar.
- R. H. Karay6) Kaçmayacak biçimde çembere almak, kıstırmakAnlattığına göre Niğde yakınlarındaki köylerden birinde imiş, sıkıştırmışlar. Jandarmalarla vuruşmuş.
- M. Ş. Esendal7) mec. ZorlamakKocakarı odadan çıktıkça ben Nuri'yi sıkıştırıyorum.
- H. R. Gürpınar8) argo Sarkıntılık etmek
Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.