telkin etmek — aşılamak Çocukluğumun en derin, en sürekli, en ihtiraslı sevgisini bana telkin eden bu üvey annemdi. Y. K. Karaosmanoğlu … Çağatay Osmanlı Sözlük
telkîn — (A.) [ ﻦﻴﻘﻠﺕ ] öğretme, kulağına anlatma … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TELKİN — (C.: Telkinât) Zihinde yer ettirmek. Fikir aşılamak. Zihinde yer etmiş düşünce. * Yeni müslüman olana İslâm esaslarını anlatmak. * Ölü gömüldükten sonra imam tarafından söylenen söz.(Telkini fenden almış,Medeniyetten taklid,Hürriyet tenkid vermiş … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
itimat telkin etmek — güven vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜLAKANE — Telkin etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
MÜLEKKIN — Telkin eden. Bilgi vermeğe çalışan … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TELKİF — Telkin etmek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
talkın — is., hlk., Ar. telḳīn 1) Telkin 2) din b. Ölü gömüldükten sonra mezar başında imamın söylediği dinî sözler, telkin Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller talkın vermek … Çağatay Osmanlı Sözlük
afyonlamak — i 1) Afyon vererek uyuşturmak, uyutmak 2) mec. Telkin yoluyla doğru düşünmeyi önleyerek zararlı bir yola sürüklemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aşılamak — i, e, tıp 1) Vücutta bağışıklık yaratmak veya yerleşmiş bir hastalığa karşı koyabilmek için hazırlanmış bir aşıyı vücuda vermek, aşı yapmak 2) tıp Başkasına hastalık geçirmek 3) Elde edilmesi istenilen herhangi bir ağacın bir parçasını anaç… … Çağatay Osmanlı Sözlük