temâyül — (A.) [ ﻞیﺎﻤﺕ ] eğilim … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
TEMAYÜL — (C.: Temayülât) Meyletmek. Bir cihete iltifat etmek. Bir tarafa eğilmek. * Bir yana çarpılmak. * Bir yana veya bir kimseye fazla taraftarlık ve sevgi göstermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TEMAYÜLÂT — (Temayül. C.) Meyiller, sevgiler, muhabbetler … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
eğilim — is. 1) Bir şeyi sevmeye, istemeye veya yapmaya içten yönelme, meyil, temayül İnsanoğlunun, yaradılıştan medeniliğe eğilimi vardır. N. Ataç 2) Para piyasalarında zamanla oluşan değişim, alım satım işlemleriyle ilgili iniş çıkış seyri … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyan — 1. is., bit. b. Meyan kökü Birleşik Sözler meyan balı meyan kökü acı meyan dikenli meyan 2. is., esk., Far. miyān Ara, orta Meclis azaları meyanından aykırı birtakım prensiplere temayül gösterenler zuhura başlamıştı. Atatürk Birleşik Sözler … Çağatay Osmanlı Sözlük
meyil — is., yli, Ar. meyl 1) Eğiklik, eğim, akıntı Fazılpaşa Yokuşu nda akşam olurken, tatlı bir meyille denize uzanan kırmızı damların üzeri kararır. H. E. Adıvar 2) Eğilim, temayül 3) mec. İlgi, gönül verme Beni görüp yönün öte döndürme / Yine gitmez… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yönseme — is., ruh b. Belli bir amaca veya sonuca yönelen, faaliyete dönüşmeyen etki gücü, temayül Günün belirli saatlerindeyse ezan sesi gizemci yönsemelere çağırıp durur. S. İleri … Çağatay Osmanlı Sözlük
çuçukanmak — tatlıya temayül olmak, bir şeyin dadını takdir eylemek … Çağatay Osmanlı Sözlük
salınmak — her yana temayül olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
sarrak — tarafrak, bir yana temayül etmiş … Çağatay Osmanlı Sözlük