bacası tütmek — ailenin yaşamı sürüp gitmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
ocağı tütmek — soyu devam etmek Birini bulup da evlenirsem birkaç yıl içinde, yeniden bir ocak tütmeye başlar, diye düşünüyordum. M. Ş. Esendal … Çağatay Osmanlı Sözlük
burnunda (veya gözünde) tütmek — (biri, bir şey) çok özlemek Benim Nazlılarım, Gülizarlarım hatta Ethemlerim burnumda tütmeye başladı. O. C. Kaygılı … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözünde tütmek — çok özlemek Canım İstanbul; ayrılalı on gün oluyor, gözümde tütmeye başladı. S. F. Abasıyanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
baca — is., Far. bāce 1) Dumanı ocaktan çekip havaya vermeye yarayan yol Kırlangıçlar daha çok sahildeki apartmanların bacalarında, pencere pervazlarında barınıyorlar. H. Taner 2) Su yolu, lağım, maden ocağı vb. yer altı yapılarının hava deliği 3) hlk.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
burun — is., rnu, anat. 1) Alınla üst dudak arasında bulunan, çıkıntılı, iki delikli koklama ve solunum organı 2) Bazı şeylerin ön ve sivri bölümü Kadıköy vapurunun güvertesinde, paltoma bürünmüş, gidip ta burna oturmuştum. H. Taner 3) mec. Kibir,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ocak — is., ğı 1) Ateş yakmaya yarayan, pişirme, ısıtma, ısınma vb. amaçlarla kullanılan yer Üç balıkçı güneş batarken kumların üzerine iki taştan bir ocak yaptılar ve ateş yaktılar. Halikarnas Balıkçısı 2) Şömine Ocağın önünde oturup acayip bir… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tütme — is. Tütmek işi … Çağatay Osmanlı Sözlük
tüt(ü)nmek — duman tütmek, II, 23bkz: tutunmak … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini