ucu ucuna

ucu ucuna
zf.
Ancak, en son kertede

Çağatay Osmanlı Sözlük. 2010.

Игры ⚽ Нужна курсовая?

Look at other dictionaries:

  • — is., cu 1) Genellikle uzun bir nesnenin incelerek biten son ve sivri noktası Bu resmin iki gözü bir makasın ucu ile oyulmuştu. A. Gündüz 2) Bir şeyin baş veya son noktası 3) Bir şeyin kenarı Kırk kişilik bir masanın bir ucunda, üç kişiyiz. R. H.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dar — 1. is., esk., Far. dār İdam mahkûmlarını asmak için dikilen direk Birleşik Sözler darağacı 2. sf. 1) İçine alacağı şeye oranla ölçüleri yetersiz olan, geniş ve bol karşıtı Dar elbise. Dar ev. 2) Genişliği az veya yetersiz olan, ensiz, mikro… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ucun ucun — zf. 1) Uç uca, ucu ucuna, azar azar İşte ucun ucun geleneğe ahlaki kaygılara tutsak düşüyor. S. İleri 2) Yan yana Ali Osman durdu, gözlerini su bardağından ayırmadan ucun ucun revolverden yana baktı. T. Dursun K …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • sidik zoruyla — bir iş ucu ucuna veya zar zor halledilerek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kamçı — is. 1) Bir ucuna ip, deri vb. bağlı vurma, dövme aracı İnce ve uzun parmaklı elleri kamçı tutmasını bilmiyor. Y. K. Karaosmanoğlu 2) den. Bir ucu bir yere bağlı, öbür ucu herhangi bir işte kullanılmak için serbest bırakılan halat 3) biy.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • GÖNDER — Tar: Seferde ordunun ve ileri gelen vezir ve diğer devlet ricalinin atlarına bakmak ve sair zamanlarda ise has ahır ve çayır hizmetlerinde kullanılmak üzere gayr ı müslimlerden ve hasseten Bulgarlardan tertip edilmiş bir sınıf olan voynukların… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • MIKNATIS — yun. Demir ve benzeri mâdenleri kendine çekici hususiyeti bulunan câzibe. * Başka te sir altında kalmadan kuzey ve güney kutuplarına doğru yönünü değiştiren demir çubuk. (İki kutbu bulunan bu mıknatıslı çubuğun şimale bakan kısmına şimal (kuzey)… …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • damlalık — is., ğı 1) Bir sıvıyı damla damla akıtmak için bir ucuna kauçuktan yapılmış başlık geçirilmiş, öbür ucu sivri, cam veya plastikten araç 2) Bir yapıda çörtenleri ve dam oluklarını taşıyan yan duvar 3) Bulaşık teknesinin yanına konulan ve yıkanmış… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • falaka — is., Ar. falaḳa 1) Ceza olarak ayak tabanlarına vurmakta kullanılan, ayakları uygun bir durumda sıkıştırıp tutan, kalınca bir sopa ile bunun iki ucuna bağlı bir ipi olan cezalandırma aracı 2) Bu araçla uygulanan dayak cezası 3) Bazı kaldıraçlarda …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”